sekersiz diyabet hastaligi ------------------------

Şekersiz diyabet hastalığı nasıl oluşur?

Halk arasında “Şekersiz Diyabet” hastalığı olarak adlandırılan “Diabetes İnspidus”un aslında şeker hastalığıyla bir ilgisi yoktur. Bu hastalık, beynin tabanında bulunan hipofiz bezinin nörohipofiz adı verilen ve beynin bir uzantısı olarak kabul edilen kısmından salgılanan, miktarı kanın akışkanlığı, kan basıncı ve sodyum gibi tuz içeriklerine bağlı olarak ayarlanan “Antidiüretik Hormon”  (ADH) olarak adlandırılan hormonun eksikliği ya da yokluğuna, bazen de bu hormonun etki yerleri olan böbrek bölgelerinde (kolektör kanallar)  ortaya çıkan hormon yanıtsızlığına (çeşitli hastalıklar, ilaçlar, toksik maddeler vb)   bağlı olarak gelişir.

Belirtileri nelerdir?

Diabetes İnspidus hastalarında aşırı miktarda idrara çıkma (poliüri), idrarın yoğunluğunda azalma,  bu sıvı kaybını karşılamak için de çok su içme (polidipsi)  yakınmaları vardır. Vücudun suyu vücutta tutma mekanizmaları bozulduğundan hasta çok idrara çıkar ve bunun sonucu olarak da çok su içer. Bu iki şikayet şeker hastalığında da (Diabetes Mellitus) yükselen kan şekerine bağlı olarak idrara çıkan şekerin beraberinde suyu da bolca çekmesine  bağlı olarak  geliştiğinden sıkça yanılgıya yol açar.

Görülme sıklığı nedir?

Şekersiz diyabet hastalığı çok nadir, 100 bin kişiden 1 ila 2’sinde görülür. En sık sebep ADH’un salgılanmasıyla görevli olan bölgenin (hipofiz bezinin)  etkilendiği hastalıklar ve durumlar sonucu olur. Mesela kafa travmalarından (özellikle trafik kazalarından sonra) , beyin cerrahisi sonrası, merkezi sinir sistemi enfeksiyonlarını takiben bu hastalık görülebilir. Ancak olguların çoğunda ‘Santral Diabetes İnspidus’ dediğimiz bu tabloda altta yatan sebep ortaya konulamamaktadır (İdyopatik Santral Diabetes İnspidus). ADH salgılandıktan sonra böbreklerde kollektör tubuller denen kanallara giderek suyun gerekli olduğunca geri emilmesini sağlar. Bazı hastalarda hormon salgısı normaldir , ancak bu böbrek bölgesinde edinsel olarak hormona yanıtsızlık gelişmiştir. Bu tablo ‘Böbrek kökenli (Nefrojen) Diabetes İnspidus’ olarak adlandırılır. Böbreği etkileyen bazı durumlar (iltihaplar, metabolizma hastalıkları) ve ilaçlar, toksik maddelerin sonucu ortaya çıkabilmektedir.

Kaybedilen sıvının yerine konulmaması ne gibi sonuçlara yol açar?

Şekersiz diyabet hastaları çok miktarda sıvı kaybettikleri için, bu sıvının yerine konulamaması halinde vücutları susuz kalır, kandaki miktarı hayati öneme sahip olan sodyum hızla artar. Beyin başta olmak üzere pek çok doku susuz kalır, fonksiyonları aksar. Birtakım zihinsel problemler, beyin semptomları (baş ağrıları, kişilik değişiklikleri, bulantı ve kusma gibi)  olabilir. Tansiyon düşer, kalp ve beyin gibi hayati organların kanlanması bozulur, şok tablosu gelişebilir. Hasta kaybettiği suyu yerine koyabildiği sürece (ki bunu ancak genç ve başka sağlık problemi olamayanla başarabilir) hasta hayatta kalmayı başarabilir. Ancak kişinin sürekli su içip tuvalete gitmesi hayatını kısıtlar. Özellikle yaz aylarına ve ishal gibi ekstra bir su kaybına neden olacak durum geliştiğinde, su almaları için bir engel ortaya çıktığında (bulantı,su bulamama..)  bu hastaların da sağlığı hızla bozulacaktır.

Hastalığın tanısı nasıl konur?

Hastalığın tanı ve tedavisi ancak çok özel imkanlara sahip endokrinoloji merkezlerinde yapılabilir. Bu şüpheleri taşıyan kişilerin bu imkanlara sahip bir merkeze başvurmaları gereklidir. Bir takım kan ve idrar testlerinden hastanede birkaç gün yatış gerektiren ‘susuzluk testi’ gibi çok özel testlere kadar tanıda klinisyenin gerek duyabileceği hastaya uygun testlerle tanısı, hastalığın adı konulup hangi mekanizmayla geliştiği saptandıktan sonra da tedavisi mevcut bir durumdur.

 

 

 

 

Yazıcıya Gönder