TESTOSTERON EKSİKLİĞİ
-----------------------------
Erkek seks hormonu (Testosteron) hem erkek hem kadın bedeninde üretilir.Testosteron, erkeklerde testisler ve böbrek üstü bezlerinden salgılanır; spermatogenez (sperm üretimi), erkeğe özgü olan sekonder seks karakterlerinin gelişmesi (vücudun tüylenmesi,sakal çıkması,sesin kalınlaşması,libido,penisin büyümesi) yanısıra anabolizan etkilere ( protein biyosentezine etki ederek kas gelişiminde hızlanma, kırmızı kan hücrelerinin ve kemik yapan osteoblast denilen hücrelerin üretiminde artma, hastalık ve yaralanmalardan sonra iyileşme süreçlerinde hızlanma) sahiptir. Ayrıca metabolizma dediğimiz vücutta meydana gelen yapım ve yıkım olaylarına etki eder, vücutta yağ yakımını hızlandırır. Kadınlarda ise testosteron erkeklere göre 3-4 kat daha düşük düzeylerdedir.
Sağlıklı bir erkekte testeron salgısı yaşamın değişik dönemlerinde farklılıklar göstermektedir. Ergenlik döneminde testosteron düzeyleri zirvededir.Bu yüzden bu yaşlarda vücutta yüksek libido ve aşırı fiziksel enerji mevcuttur. Otuz yaşından sonra testosteron üretiminde yavaş ve sürekli bir azalma oluşur. İlerleyen yaşla birlikte testosteron eksikliğine bağlı yakınmalar ve hastalıklar baş göstermeye başlar.Testosteron salgısı yaşla birlikte azalmaya devam etttiğinden yaşlı erkekler genellikle genç erkeklerden daha düşük testosteron seviyesine sahiptirler. Bu azalma derecesi kişiden kişiye çok değişiklik gösterir. Yaşlı erkeklerin (65 yaş üstü) yaklaşık yüzde 15 ile 30’u normalin altında testosteron seviyesine sahiptirler.
Ortalama yaşam süresindeki artma ile paralel olarak yaşlanmaya ve andropoza bağlı problemlerin artması ve geliştirilen tedavi yöntemleri çok güncel bir konu olmuştur. . Türkiye de 40 ile 70 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 52 sinde cinsel performansta ve istekte azalma olduğu, ancak doktor başvurusunun azlığına bağlı bu rakamların gerçeğin oldukça altında kaldığı tahmin edilmektedir. Tüm bu bulguları özetlersek:
1) Seksüel fonksiyon (impotans) ve istek (libido) azalması, özellikle sabah ereksiyonlarında azalma .
2) Entelektüel kapasitede azalma, konsantrasyon kaybı, yorgunluk, kızgınlık ve depresyon.
3) Kas kitlesinde ve gücünde belirgin azalma,
4) Kemik mineral yoğunluğunda azalma (osteoporoz), kolay kırık gelişmesi.
5) Organ yağlanmasında artış (Obezite, Karaciğer yağlanması vs).
Andropoz aslen altta yatan sorunu göstermede çok doğru bir tanımlama değildir. Kadınlarda menopoz ile birlikte üreme özelliklerinin tamamen ve ani olarak bitmesine karşın, erkeklerde üreme kapasitesi ilerleyen yaşa rağmen devam edebilir. Bu nedenle " erkeklerde yaşın ilerlemesiyle oluşan androjen eksikliği’’ daha doğru bir tanımdır. 40- 70 yaşları arasındaki erkeklerde, serum serbest testosteron seviyelerinin yılda yaklaşık %.1.2 oranında düştüğü gösterilmiştir. 65 yaş üstü erkeklerin yaklaşık %25-50’sinde testosteron düzeylerinde düşüş gerçekleşmekte ve androjen replasman (eksik hormonun yerine dışarıdan yapay olanı verme) tedavisi gerektirecek belirtiler ortaya çıkmaktadır. Yaştan bağımsız olarak; bazı genetik bozukluklar, şişmanlık, testis ve diğer bazı endokrin organların hormonal dengesizliklere sebep olan hastalıkları (büyüme hormonu, tiroid hormonları, insülin), alkol, stres ve vücud için yıkıcı etkileri olan kronik hastalıklar da kan testosteron düzeylerinde düşmeye sebep olabilmektedir.
Testosteron yerine koyma tedavisi; uzman endokrinolog başta olmak üzere üroloji uzmanı, geriatri uzmanı ve hatta psikiyatri uzmanına kadar genişletilebilecek bir hekim konsultasyon grubu tarafından amacı, süresi ve kullanılacak preparatı belirlenerek uygulanması gereken bir iştir. Tedavinin artıları ve eksileri baştan hastaya anlatılmalıdır. Tedavi aracı olarak kullanılan testosteron preparatlarının ağızdan tablet olarak alınan formu, 2-3 haftada yada 2-3 ayda bir kas içine iğne olarak uygulanan uzun ekili formları, doğrudan cilde uygulanabilen jel, merhem yada bant olarak yavaş salınımlı cilt uygulamasına elverişli olarak uygulanabilen formuna kadar ürün zenginliği bulunmaktadır. Her bir formun etki süresi,farklı yakınmaları düzeltmede farklı başarı şansı ve farklı yan etkileri bulunabilmektedir. Yan etkilerin kontrolü ve engellenmesi için belki de en önemli bilgi ilacın dozunun doğru, yada hedef ulaşır bir şekilde ayarlanmış olması zorunluluğudur. Daha çok hastanın kişisel ve hastalığı ile ilgili özel şartları bu seçimde hekime yol göstermektedir. Tedavi sırasında düzenli olarak testosteron düzeyi ve ilaç preparatının yan etkileri açısından hedefi olabilecek karaciğer başta olmak üzere diğer organ fonksiyonlarının takibi için yapılan kan testleri ve kontrol vizitleri özel önem taşımaktadır.
----------------